10 Eylül 2011 Cumartesi

Amanda Aman...

Şimdi olay şundan ibaret. Ben fotoğrafçı ağabeylerimin ısrarıyla bir kursta eğitmenlik yaptım. Ama daha önce başıma gelenler gibi kimse fotoğraf adına gelmeceyek diye düşünürken, o kursa gelen ekip öyle bir ekip olmadığını kısa sürede ispatladı. Fotoğraf ve dostluk dışında hiçbir konunun konuşulmadığı bu ortamda, dostluklar öylesine kuruldu ki sadece fotoğraf için değil bir kahve içmek için bile toplanılır oldu. İşte bu birbirine bu kadar yakın "Canavar Ekip" geçtiğimiz günlerde, yaptığımız gezilerde çektikleri fotoğraflardan oluşan bir sergi açtı. Bana da teşekkür için bir armağan hazırlatmışlar. Öncelikle onlara teşekkür ediyorum. 

Tanıyanlar ne kadar çok konuştuğumu bilirler ama o hediyeyi alırken konuşamadığımın farkına vardım. Evet hayatımda çok nadir de olsa konuşamadım. İnsanın torunu olmuş gibi birşey galiba. Çok abartmak istemem ama hakikaten öyle. Ben birkaç kişinin fotoğrafla tanışmasına, fotoğraf çekmesine ön ayak oluyorum. Onlar fotoğraf çekiyorlar (çok ta güzel çektiler hani) ve fotoğraf sergisi açıyorlar. Ve sergiyi ziyarete gelenler beni tebrik ediyor: Hayırlı olsun, çok güzel hepsi, çok müthiş işler çıkarmışlar diye... Bundan öte mutluluk olabilir mi? İnsan ne kadar çok başarı elde ederse etsin ilkler hiç bir zaman unutulmaz. Bu armağan da o "ilkler" kontenjanında yerini aldı. Dileğim bana bu armağanı hazırlayanların hepsi benim yaşadığım bu duyguyu yaşasın. Bir kelime değil binlerce kelime daha etsem tarifi zor... Sağlıcakla...

0 yorum: