30 Mayıs 2010 Pazar

Gül...

Isparta’ya geldiğim anda gül ve gül ürünlerinin ne kadar meşhur olduğunu anladım. Isparta da daha otogarda otobüsten indiğinizde satış yerlerinden gelen gül kokuları karşılıyor. Ben de Isparta’ya gelmemin üzerinden iki yıl geçse de sonunda meşhur gül bahçelerine gitme fırsatı buldum.

Kısaca Isparta’da gülcülüğün tarihçesinden bahsetmek gerekirse Isparta gülcülüğünün, en çok 150 yıl öncesine dayandığı söylenir. Gülcülüğü Isparta'ya, Yalvaç ilçesinden gelip Isparta'ya yerleşen İsmail Efendi getirmiştir. Bu sebepten dolayı Gülcü İsmail Efendi olarak bilinir.
Güller Mayıs ayında başlanırmış toplanmaya. Bizde sıcak bir Mayıs sabahı saat 06.00 gibi düştük yollara Değerli dostum Mehmet (SEÇGİN) ve annesi Zehra Teyzem ve Babası İsmail Amcamla birlikte…

Birçok köyde gülcülük yapılırmış Isparta’da ama biz Yakaören Köyü’ne gittik. Fotoğraflar arasında gördüğünüz üzere önce güllerin nasıl toplandığını gördüm ve öğrendim. O tarlanın muazzam kokusunu herkesin muhakkak hissetmesi gerek. Doğruyu söylemek gerekirse hayatımda ilk deva bir gül tarlası gördüm.

Güller tarlada genellikle bayan işçiler tarafından kilosu 50 kuruş ücret karşılığında toplanıyor. Çuvallara dolduruluyor ve toptancılara kilosu 1,60 TL den satılıyor. Toptancılar bunları kamyonetlere dolduruyor ve gül ürünleri üreten tesislere satıyor.

Ben Isparta’daki en büyük gül işletmecisi olan Gülbirlik’in gülyağı fabrikasına gittim. Fabrika ziyaretim sırasında sorumlu müdür işlerin nasıl yürüdüğünü muhteşem bir gül kokusu eşliğinde ayrıntılı bir şekilde anlattı.

Önce güller büyük ambarlara serilip birkaç saat kurutuluyor. Daha sonra gül yaprakları fotoğraflar arasında gördüğünüz büyük kazanlara konulup 37 santigrat derecede kaynatılıyor. Müdür beyin söylediğine göre eğer kazanlardaki ısı 42 dereceyi geçerse gülün tüm özelliği kayboluyormuş. Isıtma sistemini sıcak ve soğuk suları dengeleyerek sağlıyorlar. Gül yapraklarının ısıl işlemden geçerek gül yağının elde edilmesi bu şekilde gerçekleşiyor. Birkaç rakam vermek gerekirse ham gülyağı dedikleri yağdan bir litre üretilebilmesi 9 ila 18 ton arası gül kullanılması gerekliymiş. Ve bu 1 litre ham yağın satış fiyatı ise yaklaşık 5.000 €. Fotoğraflarını gördüğünüz kazanlar 500 kg gül alabiliyor.

Bunun yanında normal gül yağı dedikleri bir çeşidi daha var. Bu yağ ise yaklaşık 3.500 – 4.000 kg gülün işlemden geçmesiyle elde ediliyor. Piyasaya sunulan gülyağı bu iki yağın karıştırılmasıyla elde edilen ürün. Çünkü ham gül yağı hem içerik hem de maddi anlamda çok ağır bir yapıya sahip olduğundan bu şekilde piyasaya sürülüyormuş.

Kazanların içinde oluşan yağ ve gülsuyu karışımı kazanların altında bulunan çeşme ve huniler yardımıyla kazanların altındaki toplama ünitesine akıyor ve orada yağ ve su ayrışıyor. Müdür beyin söylediğine göre alttaki gül suyu hakiki gülsuyu bunu ispatlamak içinde ellerimize sürmemizi rica etti. Baştan hafif bir acı kokusu var ama daha sonra çok güzel bir kokuya dönüşüyor. Ve uzun süre kokusu elinizden gitmiyor.

Kazanlarda kaynayan gül yaprakları posa haline geldikten sonra dışarıdaki toplama merkezine alınıyor ve birkaç işlem gördükten sonra imha edilmeye çalışılıyor.

Bu muhteşem hafta sonu için değerli dostum Mehmet’e, İsmail amcama ve Zehra Teyzeme En derin sevgi ve teşekkürlerimle… Unutmadan bu geziden sonraki Gölcük Krater Gölü Milli Parkı’nda yaptığımız mangal keyfi de muhteşemdi :)

2 yorum:

Adsız dedi ki...

BURAKÇIĞIM HEP MERAK ETMİŞİMDİR GÜL NASIL İŞLENİYOR DİYE SAYENDE ÖĞRENDİM,SÜPERSİN
annen baban gurur duyuyordur seninle...
TEBRİKLER
KIYMET ÇELİK

hkki dedi ki...

hem bilgi hem fotograflar güzelmiş