6 Nisan 2012 Cuma

Bitti :)

Her son bir başlangıçtır. Bunun farkındayım. Bundan tam 4 yıl önceki nisan ayının herhangi bir gününde bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda insanla tanıştım. Bu insanlar; üniversiteyi kazandıktan sonra kendi fakültemin web sayfasına bakmadan önce web sayfasını aradığım Fotoğraf Kulübü’nü kurmaya çalışanlardı...

Hep birlikte el birliğiyle bu kulübü kurduk, ayağa kaldırdık. Ve bu kulübün aslen göreve gelen ilk başkanı olma şerefine eriştim. Çoğu kişi “abartıyorsun alt tarafı bir kulüp” diyebilir. Ama cansız bir varlıkla adeta canlıymışçasına arkadaşsanız ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız. Ben eğer üniversite yaşamımda fotoğraf alanında bir yerlerle geldiysem bunun %80 oranındaki kısmı Süleyman Demirel Üniversitesi Fotoğraf Kulübü dür. 

Normal hayatta asla kaile almayacağım seviyedeki insanlardan laf yedim, yuttum. Normal şartlarda beni “odunla dövseler” yapmayacağım şeyleri kulüpteki arkadaşlarımla beraber elimden geldiğince yapmaya çalıştım. “Büyüklerimiz” egolarını tatmin etsinler diye yeri geldi tabi efendim, peki efendim dedik kollarımızı bağladık. “Ne için?” diye sormuyorum tabii ki. Ben fotoğraf çekeyim bu bana yeter diye düşündüm her seferinde.

Kulüp üyesi olarak kulüpte 3 eğitim verdim, 3 bahar şenliği geçirdim, 1 yıl kulüpler üst kurulu başkanlığı yaptım. Burada bir cümleyle şunları bunları yaptım diyorum ama o 4 yıl hakikaten yaşamım boyunca unutamayacağım anılarla dolu. İleride ne yaptın üniversitede dendiğinde “eh işte derslere gittik geldik” ten fazlası var bende. Hem de kat be kat fazlası.
Bu yazıyı sadece; benimle birlikte çalışan, çalışmamız için işlerimizi kolaylaştıran, sıkıntılarımızı dinleyen, destek veren, arkamızda olan – arkamızdan konuşan, işlerimize taş koyan, destek veriyorum deyip kuyumuzu kazan herkese teşekkür etmek için yazdım. Çünkü 4 yıl boyunca yapılan onca iş bir dakika içinde yerle bir olabiliyor. Nitekim işte gittim ve ben sadece iyi şeyleri hatırlıyorum ve bu şekilde de hatırlamaya devam edeceğim. 

Her kişinin, her grubun kendine göre bir sistemi, bir düşüncesi vardır elbet. Biz de kulüp yönetiminde görevli arkadaşlarımızla birlikte kendi düşündüklerimizi, planlarımızı “büyüklerimiz” izin verdiği ölçüde uygulamaya çalıştık ve bunu kulüp içindeki düzen bozulmasın diye pek yansıtmamaya çalıştık. Hata mı yaptık o tartışılır. 

Doğal olarak bende sütten çıkmış ak kaşık olmayabilirim bazı konulara ve kişilere göre. Ama ben her zaman inandığım ilkeler doğrultusunda çalıştım, çalışmaya gayret ettim.
2008 yılı Nisan ayında katıldığım bu aileye; başka bir nisan ayında veda ettim. Maddesel olarak buradan ayrılsam da kalbim ve fikrim hep burada olacak. Buna inancım tamdır. Süleyman Demirel Üniversitesi Fotoğraf Kulübü Üyesi olmaktan her zaman onur ve gurur duymuşumdur. Sağ olsunlar kulübümüz üyeleri de geçen yıl beni görev süremin bitiminden itibaren başlamak üzere onursal başkanlığa layık gördüler. Ömrüm boyunca bu onuru taşımama yardımcı oldular.

Kimi zaman göz açıp kapayıncaya kadar, kimi zaman ömür boyu... Fotoğraf... Her şeye rağmen...

Sağlıcakla...

Laf aramızda fotoğraflara baktım da 4 yılda çok değişmişim be abi :)

18 Mart 2012 Pazar


21 Eylül 2011 Çarşamba

Özür Dilerim!

Eski Defter; birkaç yıldır aklımda olan bir proje. Geçtiğimiz 2 aydır da bu projeyi hayata geçirebilmek için çabalıyorum. Sağ olsunlar Gelibolu Ticaret ve Sanayi Odası bu işi bir görev bilerek benimsediler. Ellerindeki tüm imkânları seferber ettiler. Ve en sonunda çekimlere başladım. Proje kapsamında bir bayan esnaf, 28 de bay esnaf çektim. Genel itibariyle alışkın olmadıkları bir olay olduğundan fotoğrafa karşı önyargılıydılar. Kimini ikna edebilmek için 4 gün uğraştım, kimi yaşlılık sıkıntılarından dolayı yürüyemedi sırtımda taşıyıp çekim alanına götürdüm ama çektim. Ben bu işi hep zevk alarak yaptım ve bu satırları hiç bir zaman yazıp paylaşmak istemedim. Ama herkesten özür dilemek için yazmak zorunda hissettim kendimi.
 
Geçen hafta fotoğraflarım, davetiyelerim kısacası sergim için gerekli her şeyim tamamlandı. Davetiyeleri dağıtmaya başladık. Davetiyeleri gören, “hayırlı olsun” demeden önce bu adamı niye çekmedin, o’nu niye çekmedin demeye başladı. Unutmuşuzdur dedim. Çünkü ben 22 yaşında biri olarak 20-30 yıl önce esnaflığı bırakmış insanları hatırlamamam çok ta anormal bir şey değil. Sağ olsunlar babam, amcam, bazı ağabeylerim ve ablalarım bu kişileri bulmam için çok destek oldular. Ama olabiliyor işte. Ben bu çektiğim insanlar unutulmasın, arşivde fotoğrafları olsun, buralardan göçüp gitmeden onurlandırılsınlar diye çabalarken unuttuklarımızda olabiliyor.
Hakkımda doğal olarak eleştiriler yapıldı. Biri bana “yapıcı eleştiri” yaparken ağzına geleni söylese de çok takılmam aslında. Sonuçta ileride bana bir şeyler katacak kelimeler kullanıyor. Benim darıldığım nokta; konuşmak için konuşulmuş sözler. Bunca yıldır elinde imkânı olup ta bu işi yapmayan insanlar bana olmamış diye eleştiri yapıyorlar. Ama niye yapmadın deyince de uğraşamayız diyorlar. Ben uğraştım. Uğraştığım için çok mutluyum. .  “Yapıcı eleştiri” almak hakikaten güzel bir şeydir.  Ama henüz sergi açılmadan, eserler görülmeden, kısacası ortada fol yok yumurta yokken bu şekilde eleştiriler olması abesle iştigal eder.
Bu çektiğim insanların çoğu benim dedemin arkadaşı. Bunu bu insanların fotoğraflarını çekerken çoğunun söylediği “çok iyi adamdı Süleyman” demesinden anlayabiliyorum. Ben rahmetli dedem Süleyman BATIR’ı görmedim. Dedem 29 yıl önce vefat etmesine rağmen Gelibolu’da yaklaşık 40 yıl esnaflık yapmış biri. Ve o zamanlar fotoğrafın çok yaygın bir şey olmaması yüzünden dedemin dükkânının içinde çekilen sadece ve sadece 1 tane fotoğrafı var. Tabiî ki şimdiki koşullarla o zamanki koşullar bir değil. Ancak iyi şekilde korunacak arşivler de olması gerek. Projemin asıl amacı da bu aslında. Ben bu fotoğrafları arşiv olsun diye çektim. Gelibolu Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri Hüseyin Çakmak ağabeyimden teklif gelince de sergilemeye karar verdik. Arşivleme olayını da bu şekilde Gelibolu Ticaret ve Sanayi Odası üstleniyor.
Aslında bu satırları yazmak hiç istemedim. Ama projeye başladığımdan beri hep aynı sözlerle karşılaştığım için artık yazma ihtiyacım oldu. Yoksa sıkıntıdan patlayan ben olacağım. Açıkça söylemeliyim ki Gelibolu’nun yakın tarihi hakkında bu ilk projemdi. Ve sadece ilk olarak kalacak gibi. Çünkü sözüm ona “Gelibolu’nun ileri gelenleri” bu 22 yaşında Gelibolu’ya bir şeyler yapalım, hareketlilik kazandıralım diye düşünen birine destek yarışına gireceğine, köstek olma yarışına girmiş durumda. Neyse Gelibolu’da ne zaman değişik hareketler yapılsa o zaman olduğu gibi herkes ellerindeki imkânlarını kullanarak projemi sabote etmeye çalışsa da 28 Eylül 2011 Saat 18.00’de Gelibolu Ticaret ve Sanayi Odası Hizmet Binası’ndaki açılışımıza davetlisiniz.
Gelibolu hakkında böyle bir projeye kalkışıp, oturmaktan yosun tutmuş bazı şeyleri hareket ettirdiğim için herkesten özür diliyorum. 28 Eylül’den sonra sessiz ve sakin uyumanıza devam ediniz…